HİLE GERÇEK KİŞİYE YÖNELMEMİŞ SADECE BİLİŞİM SİSTEMİYLE İŞLENMİŞSE EYLEM DOLANDIRICILIK OLMAZ-8

Yargıtay 9. CD, bir eylemin gerçek kişiye hile yönlendirilmeksizin sadece bilişim sistemi üzerinden gerçekleştirilmesi suretiyle işlenerek menfaat elde edilmesi durumunda bu eylemin, hile gerçek kişiye yönelmediği için TCK 244/4’teki “bilişim sistemleri aracılığı ile haksız çıkar sağlama suçu”nu oluşturacağına hükmetmiştir.

Kaynak: http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm

YARGITAY 9.CD

E., 2007/6709 K. 2007/6012 KT: 27.9.2007

  • RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK ( Paranın Sanığın Açtırdığı Hesaplara İntikaline Kadar Gerçek Kişilere Yöneltilmiş Hile Bulunmayıp Eylemlerin Tamamen Bilişim Sistemi İçinde Gerçekleştirildiği – Her Bir Mağdura Karşı İşlenmiş Ayrı Ayrı Suçu Oluşturduğu )
  • BİLİŞİM SUÇU ( Resmi Evrakta Sahtecilik – Paranın Sanığın Açtırdığı Hesaplara İntikaline Kadar Gerçek Kişilere Yöneltilmiş Hile Bulunmayıp Eylemlerin Tamamen Bilişim Sistemi İçinde Gerçekleştirildiği/Her Bir Mağdura Karşı İşlenmiş Ayrı Ayrı Suçu Oluşturduğu )

5237/m.244

ÖZET : Somut olayda; sanığın, mağdurların bankalarda bulunan para hesaplarındaki var olan verileri ( bilgileri )sahte kimliklerle açtırdığı hesaplara internet yoluyla göndererek, yine sahte kimliklerle bu paraları çekmek istemesinden ibaret eylemlerinin; paranın sanığın açtırdığı hesaplara intikaline kadar gerçek kişilere yöneltilmiş hile bulunmayıp eylemlerin tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirildiğinden, her bir mağdura karşı işlenmiş ayrı ayrı 5237 sayılı TCK.nun 244/4 maddesine uyan suçu oluşturur.

DAVA : Resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanık Cesur’nin yapılan yargılaması sonunda: Mahkûmiyetine dair BAKIRKÖY 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 13.02.2007 gün ve 2006/221 Esas, 2007/51 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık ve müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının düzeltilerek onama ve bozma isteyen 03.07.2007 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Sanık hakkında iddianame ile Şükrü adına düzenlenmiş “sahte sürücü belgesini kullanmak” suçundan açılan kamu davasıyla ilgili olarak zamanaşımı içinde karar verilmesi mümkün görülmüş, 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesi ile ilgili uygulamada bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede yer alan bu yöndeki düşünceye iştirak edilmemiştir.

1-Sanık ve müdafiinin “resmi evrakta sahtecilik” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyizinde;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık ve müdafiinin suç kastının bulunmadığına, 5237 sayılı TCK.nun 28 ve 38. maddelerinin uygulanması gerektiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle su suçla ilgili hükmün ONANMASINA,

2-Dolandırıcılık suçları ile ilgili hükmün temyizine gelince,

A )Dolandırıcılık suçundan unsur olan kandırabilecek nitelikteki hilenin, gerçek kişiye yönelmesi ve bu kişinin hataya düşürülüp onun veya bir başkasının zararına, fiili işleyene veya başkasına haksız bir menfaat sağlanması gerekir,

Somut olayda; sanığın, mağdurların bankalarda bulunan para hesaplarındaki var olan verileri ( bilgileri )sahte kimliklerle açtırdığı hesaplara internet yoluyla göndererek, yine sahte kimliklerle bu paraları çekmek istemesinden ibaret eylemlerinin; paranın sanığın açtırdığı hesaplara intikaline kadar gerçek kişilere yöneltilmiş hile bulunmayıp eylemlerin tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirildiğinden, her bir mağdura karşı işlenmiş ayrı ayrı 5237 sayılı TCK.nun 244/4 maddesine uyan suçu oluşturduğu ve paranın açtırdığı hesaplara transferiyle suçun tamamlanacağı gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,

B )Uygulamaya göre de;

5237 sayılı TCK uyarınca verilen adli para cezasının, belirlenecek tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılmak suretiyle belirlenmesi yerine, sağlanan haksız menfaatin iki misli olarak hükmolunması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince istem gibi BOZULMASINA, ceza yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 27.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş ve ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.